Saturday, October 27, 2007

yakalar çiçek açıyooor :D


Merhabalaaar herkese. Yine bir durgunluk döneminden sonra bir "evdeki paça kumaşları değerlendirme projesi"nde yine beraberiiiiz:D Aşağıda fotograflarla adım adım anlattım ama yinede yazılı olarak yaka çiçeğinin nasıl yapıldığını anlatayım. İlk olarak kabarık durabilecek kalın kumaşlar buluyoruz. Aynı büyüklükte 4 tane kare kesiyoruz. sonra her bir kareyi dörde katlıyoruz. Ve bunları kare oluşturacak biçimde yanyana getiriyoruz. Ortalarından dikerek birleştiriyoruz. Göbeğine tabiki düğmeeee :D veya istediğiniz boncuk falanda olabilir şeyi sıkıca dikiyoruz. Daha sonra elimizde oluşan her yaprağı bir kalp gibi kesiyoruz. Kalbin üst yuvarlak kısımları gibi. Veeee çiçeğimiiizzz hazıııırrr. Artık bere yaka şapka çanta vs heryeri süslemeye hazır :D Kolay gelsin...














Tuesday, October 23, 2007

Santralİstanbul


Eğer İstanbulda yaşıyorsanız boş bir günü değerlendirmek için iyi bir fırsat bence. Taksim AKM önünden her yarım saatte bir ücretsiz servis kalkıyor ve gece 22:30 a kadarda dönüş imkanı var. Eski bir elektrik santralı olan bina İstanbulda gördüğüm tarihi dokusuna zarar verilmeden en güzel toparlanmış mekanlardan biri olmuş. Yerlerde orjinal karolar bile duruyor. Hem sergi gezip hemde herzaman görmeye alışık olmadığımız kocaman tuaf makinaları görmek için güzeldi.






Neden olmuyor?

Şu İstanbula her gelişimde aynı hisleri ve aynı çaresizliği yaşıyorum zamana karşı. Burada zaman o kadar hızlı akıyorki hiç bir şekilde yakalıyamıyorum bir ucundan, köşesinden. E pek tabi bu da benim gibi bir turist edasıyla vatana dönen vatandaşı rahatsız ediyor. İstiyorumki gelmeden önce kafamda tasarladığım bütüüüün o planlar uygulansın. Gidilecek yerler gidilsin görülsün. Ama bu sırada evde bol bol aile saadeti dolu dakikalar yaşansın. Yani anlatacağım şudur arkadaşlar bir ayı çoktan devirdik. Ama nedir elimizde olan; aynı tas aynı hamam. İstanbul koşuyor ben tökezleye tökezleye peşinden kovalıyorum. Yok olmadı olmayacak. Anlaşamayacağız bu şehirle. Bu arada koşturmaktan gerçekten bileğimi burktum ve şu an topallıyorum :D Neyseki kırık çıkık bir durum yok. Genel gidişat bu. Detaya girersek, bugün kardeşim ben ve cici Hilalcim okul sonrası Santralİstanbula gittik. Gidiş nedenimiz Bienalin bir alanını daha izleyebilmekti. Fakat beklediğimizi hiç bulamadık. Küçücük bir alanda çokta keyif almadıığımız şeyler izledik. Neyseki durumu Santralİstanbulun kendi sergisi kurtardı. Aşağıda oradan kareler var :D














Thursday, October 11, 2007

Ratatouille ve Sersemler Evi

Yine uzuunca bir aradan sonra blogumu yenileme zamanın gelip geçtiğini fark ettim :D Gezmeye son sürat devam tabiki bu arada... Belçikada yaşarken Türkçe sinama ve tiyatro izlemeye hasret kalıyorum hemde nasıl anlatamam. Ara sıra orayada geliyor bişeyler hiç ayırtetmeden hepsini izliyorum ama yinede bir sürü seçenek içinden seçerek gitmek harika birşey. Gittiğim bir film ve bir tiyatro oyunundan bahsetmek istiyorum. Birincisi Ratatouilleeeeee çok şirin şuna bakın ya. Işıl ışıl Paris manaralarından hoşlanıyorsanız kaçırmayın vallahi. Hele şirin bir farenin o mini minnacık elleriyle nasıl harika yemekler yaptığını izlemekte çok güzel:D Yaz başından beri izlemek istiyordum neyseki şansıma bir daha vizyona sokulunca yupiiii dedim ve kardeşimle sinamaya koştum.

İkinci bahsedeceğim sanatsal atraksiyonumuzda Sersemler Evi adlı oyun:) . Müthişti çok beğendim. Tamamen sessiz vede maskelerle oynanan bu oyundaki oyuncuların enerjilerine hayran kalmamak imkansızdı. Sürekli koşuyor, sürekli merdiven inip çıkıyorlar. Yerlerde yuvarlanıp dans ediyorlar. Bir an bile durmadan büyük bir enerjiyle nasıl oynanır böyle bir oyun insan şaşıyor. Yaklaşık 1-1,5 saat süren oyunda arada vermiyorlar hiç. Daha fazla anlatmıyım gitmek isteyenlerede oyunun keyfini çıkarmak kalsın en azından.

Bu arada herkese şekerrrr gibi tatlımı tatlı, mutlumu mutlu, sevdikleriyle dop doluu bir bayram dilerim. SeVgİlEr....