Friday, January 26, 2007

Veee İlk Kar :))



Sonunda bu senenin ilk karının yağışını gördüm. Birden içim rahatladı küresel ısınma problemimizi halletmişiz gibi geldi. :)) Kar yağmayan bir dünya düşünemiyorum öyle büyüleyici ki alıştığımız şehir, sokaklar hergün önünden geçtiğimiz banklar, otobüs durakları heryer sanki bir masal ülkesinin huzur dolu sakinliğiyle süsleniyor. Kendimi o sokaklarda yürürken üşüyen ayaklarım ve ellerimle vede uçuşan paltomla bazen küçük bir prenses bazen kibritçi kız oluyorum. Hersene bu hisleri tekrar yaşayabilmek için sabırsızlıkla yazın geçmesini bekliyorum. Tekrar düşen kar taneleri ve mandalina kokusuyla camın önünde oturup rüzgarın sesini dinlemeyi ve içimde derin bir huzur hissetmeyi özlüyorum. Ara sırada sokakta minik patileriyle titreyen kediciklere üzülüp iç çekiyorum. Hoşgeldin perilerin sihirli tozu hoşgeldin şehrimize...

Thursday, January 25, 2007

Where rain is typical

Bu şirin karikatürleri eşim geçen sene çizmişti biri o biride ben. Şimdi buzdolabımızda...

Yeni Bere

İlk beremi yaptım. Valla beklediğim kadar zor olmadı. Sadece 2 gece tv izlerken örmekle bitti. Hemde benim kadar acemi ve birazda beceriksiz birinin eliden. Eminim bir kaç saatte bitirebilecekler vardır ama buda bana yeter doğrusu. Tabi hızımı boyle delik delik bir model oluşunada borçluyum ama olsun yinede ısıtıyor. Bu modelide canım annem öğretmişti bana. Kendisi gerçekten harika bir öğretmendir. Bereme birde pon pon yaptım aslındayapımı basitmiş ama dikkatli yapmak lazım.Eşimin yardımı olmasaydı yapamazdım tek başıma, mutlaka bir çift daha el lazım. Aslında daha büyük bir ponpon olmasını istemiştim bir dahaki sefere artık.

Friday, January 19, 2007



Bu gece yemeğimizi dışarda yedik, sonra eve gelince o kadar güzel bir hava vardıki( sanki dün fırtına çıkamıştı) bizde bahçede biraz keyif yapalım dedik. Şaraplarımızı ve meyvelerimizi alıp bahçede iki saat kadar keyif yaptık. Eşim bu arada uçan çatımız için komşumuzdan tavsiyeler aldı. Yarın sabah bize yardıma gelecek komşumuz. Beraber çatıyı onaracaklar eşimle. Şarapları içtikten sonra eşim çatı katına kremitleri kontrol etmeye çıktı. Tek söyleyebileceğim umarım yarına kadar yağmur yağmaz. Çünkü çatıda oldukça büyük delikler var:)
Ve sevgili eşim Barış...



Eski t-shirtten yeni oyunlara! 2

Ve karşınızda Lilly...
Lilly'ide bahsettiğim atmak üzere olduğum t-shirt'ten kesip diktim. Dediğim gibi bez bebekleri hep çok sevmişimdir ama dikiş konusunda pek becerim olmadığından elde dikmeye cesaret edip hiç denememişdim daha önce. Aslında Lilly'i bitirmedim henüz kafamdaki giysi ve aksesuarlarını yaptığımda tekrar fotolarını koyacağım ama bu haliylede yayınlamak istedim. Bu arada Lilly çok yaramaz bir kız bunu bittiğinde daha iyi anlayacaksınız:)

Eski t-shirtten yeni oyunlara!

İşte bu zuziyyyyyy, dün fırtına rüzgar falan derken uydu yayını hikaye oldu birde eşimin işleri her zamankinden farklı olarak uzayınca bende genel bir yün sepeti ve kumaş sepeti temizliğine giriştim. Bu aradada kenarda duran bana artık sığmayan üzerinde bu kuzu baskısı olan t-shirt'ümü buldum. Bu baskıyı çok severim atmaya kıyamadım. Bende kestim iiçine pamuk doldurup diktim. Şirin küçük bir bebek oldu. Boncuklardan kuyruk yaptım, birde üzerine kumaş boyasıyla kalp boyadım. Bende Shine'da sevdik. İsminin zuziy olduğunu söyledi küçük mavi kuzucuk...








Thursday, January 18, 2007

Çoraptan çiçek

Bu yaka iğnesini biraz önce yaptım. Daha önce bu tip birşeyi bir sitede görmüştüm ama hatırlamıyorum şimdi. Çok sevdiğim ama parmak yerleri eskimiş bir çorabım vardı onun eskimemiş kısımlarından diktim. Bence çok şirin oldu hemde yaklaşık 5 dk mı aldı. Bir kaç tane daha yapacağım sanırım...

Merhaba ben Şeker

Merhaba herkese,

Ben şeker annem Sweety Shine'la ilgilenmekten onu anlatmak fırsat bulamadığı için beni hep görmezden geldi. Bende onun yemek yapmak için mutfağa gidişini fırsatbildim. Ve hemen birkaç fotomu çekip kendimi tanıtayım istedim. Fotografta yanımda duran yılbaşında annemin kafese astığı top, küçücük evimi bana sormadan bununla dahada daralttığı için kafam bozulup bir gün ipini kopardım. Şimdi yerde üzerine çıkarak oynuyorum. Yaklaşık iki ay önce bu eve geldim. İlk başlarda insanlara alışık değildim ama o Shine ne yalan söyliyim benimde kalbimi kazandı. Beni yalamasına hiç bişey demem. Annemle babam evde değilken Shine ile beraber mutfakta oturuyoruz o zamanlar Shine'ın yaramazlık yapmasını engelliyorum. Gerçi bazen beni sinirlendirip son sesimle bağırmama neden olsada, iyi bir aile olduk.

En sonunda oldu

Evimiz başımıza yıkılacak diye diye en sonunda yıktım. Bütün gün hayatımda gördüğüm en büyük fırtınayla boğuştum. Benimle beraber Shine'da ne korkusundan tuvaltini yapmak için dışarı çıkabildi nede pencereden bakabildi. Bütün gün korku içinde salonda sehpanın altında yattı. Çünkü evimiz öyle büyük gürültülerle sallanıyorki. Biraz yavaşlasada hala tüm gücüyle devam eden fırtına yüzünden çatıda kremitlerimizde düştü. Bu yüzden birde polis geldi. Uydu yayınımız koptu. Kapılar zaten hiç durmadan çarpıyor. Dışarıdaki rüzgar camı ve kapıları öyle zorluyorki zangır zangır titriyor heryer.

Şımarık!

Şımarık modelimiz yorucu fotograf çekimleri sonrasında yatağımızda yorgunluk atarken. Babası görünce hem benim hemde shine için pek iyi olmayacak ama bu seksi pozlarını gizleyemiyeceğim. :) Bugün yine o kadar çok rüzgar varki dışarıda. Shine la evimiz kafamıza yıkılacak sanıyoruz. Tuvalet için dışarı bile çıkmaya korktu shine. (Biraz ödlekte)

Romatizmalar ve Hemşirem

Dün romatizma ağrılarımla ilgili doktora gittim. Ağrılarımı anlattım. Genel bir kontrol sonrası (tansiyon ve kilo sorunum olduğu için şeker) dizlerimi kontrol etti. Şu an için ciddi bir sorun yok ama bana öğütlerini buradan yazmak istedim belki bu ıslak günlerde benim gibi romatizma ağrıları çekenler vardır diye. Çok fazla yürümemem gerektiğini önerdi doktorum bana. Çünkü yürümek dizdeki baskıyı arttırıp ağrıya neden olurmuş. Bunun yerine hergün yarım saat bisiklete binmeliymişiz. Bisiklet dizlere yüklenmeden bacaklarımızı güçlendirmenin en etkili yoluymuş. Eğer kilo vermek istiyorsanızda en az 1 saat bisiklete binmemiz lazımmış. Birde çok ağrılı zamanlarda şu sıcak su torbalarını kullanmak faydalıymış. İşte bende size can simidimi yani sıcak su torbamı tanıştırayım:) Bu torbayı eşim gittiği bir Viyana seyahatinden getirmişti. Gerçekten çok tatlı ve sıcak. Sevgiyle ısıtıyor dizlerimi:)
İşte yine benim tatlı kızımmm! :)
Ya bu kadar tatlı olunurmu siz söyleyin. Eğer ben hasta olursam benim yanımdan bir dakika ayrılmaz o yüzden ben ona hep hemşirem derim. Bu fotolardada onun gerçek kişiliğiyle sizi tanıştırmak istedim. 2. fotoda shine'ın ağzında taşıdığı bizim ilaç torbamız. Shine kesinlikle yetenekli bir köpek nasıl istersem öyle poz veriyor. Küçük şımarık modelim:)



Bez bebekler

Bez bebekleri ve el yapımı her türlü oyuncak ve aksesuarı çok seviyorum. Yandaki harika bebekte http://theblackapple.typepad.com/ adresinde olan harika el yapimi bebeklerden biri. blackapple yaptigi bezbebeklerin yuzleriniz o kadar detayli boyuyorki. Gerçekten hepsi çok güzeller. En kısa zamanda bir dikiş makinası alıp bende birşeyler dikmek istiyorum.

Monday, January 15, 2007

Yılbaşı meyvası

İlk kez Belçika'da denediğim lezzetler arasında bence en güzeli bu meyva. İsmini unutmamak için çok uğraşsamda unuttuğum için yılbaşı meyvası dedim :) bu meyve taaaa Madagaskar'dan geliyormuş. Dışı sert ve dikenimsi bir kabukla kaplı. Rengi ise sarıdan gül kurusuna dönen alacalı renklerle kaplı. Dışındaki kabuk soyulunca içinden beyaz bol suyu meyvası çıkıyor. Kabuk soyulurkende mis gibi kokusu burnunuza geliyor. Ben böyle çok överek anlatıyorum ama eşim tam tersi hiç sevmiyor bu meyvayı. Tadını pek tarif edemeyeceğim ama sanki biraz gül suyu tadı geliyor gibi geliyor bana. Ortasındada büyükçe kahverengi bir çekirdeği var. İsmini aranızda bilen varsa banada söylerseniz sevineceğim :)

Thursday, January 11, 2007

Kış kokulu mandalina

Ne zaman mandalina yesem küçüklüğümde sıcacık evimizde annem vekardeşimle geçirdiğim o güzel kış günleri aklıma geliyor. Hüzünlü birmutluluk hissediyorum. Ama keşke ellerim her zaman mandalina koksa. Dışarıda kar yağsa, ben ve kardeşim pijamalarımızla tv izlesek loş ve sıcak evimizde. Annem mutfakta mis gibi kokan yemekler pişirse ve bize mandalinaların kabuklarını soyup getirse. Bizde mandalinaları parmaklarımıza takarak Nasrettin Hoca yapsak. Kış kokulu mandalinalar, sevgi kokan anne ve yemek kokan ev... Keşke çocuk olsam

Rüzgar, yağmur ve romatizma


Kar halaaa yağmamakla birlikte bugün kış iyiden iyiye
kendini hissettirdi. İnanılmaz bir rüzgar var. Sürekli ıslık çalan rüzgar panjurları resmen cama çarptırıyor. Bu havada bisiklete binememkle birlikte birde romatizma ağrısı çekmeye başladım. Gece sıcak su torbası olmasa uyumak çok zor olacaktı. Şimdide bir dizimi sıcak su torban bir dizimide şeker kızım dizimde uyuyarak ısıtıyor. KÜRESEL ISINMADAN NEFRET EDİYORUM. KARIMIZI GERİ VERRRR!!!!

Wednesday, January 10, 2007

Bisikletimle ilk günüm



Bütün gün deli gibi yağan yağmurun dinmesini sabırsızlıkla bekledim. Yağmurun dindiği an büyük bir hızla giyinip fırladım dışarıya. Şehir merkezinden uzakta yaşadığımız için alışveriş falan gibi ihtiyaçlarımızı yürüyerek yapmak genelde zor oluyor. Mesafeler otobüs, araba veya BİSİKLET gibi :) ulaşım araçlarıyla daha pratik oluyor. Birde elimde poşet taşımaktan nefret ettiğim için açlıktan ölsemde dışarı çıkıp alışveriş yapmıyorum. Ama bugün alışveriş heyecanla beklenesi birşey haline geldi. Yürüyerek 15 dk yı bulan mesafedeki markete uçarcasına gittim. Yok yok aslında o kadar hızlı olmadı. Biraz dengemi kaybetme korkusuyla yavaş yavaş gittim. Çünkü bu tarz bisikletlere binmeye pek alışık değilim. Eskiden bir dağ bisikletim vardı. Bu bisiklerde (city bike) bu city bikelardan biraz daha farklı bir model bir retro. Hollanda tipi bisikletlere benziyor. Ama kullanması daha kolay. Evet bu bisikletlerde dağ bisikletlerindeki gibi sırtını kambur durmuyor. Ve kollarınızı öne doğru daha az uzatıyorsunuz. Sanki masada oturur gibi etrafı izleyerek ve sırtınız ağrımadan çok keyifli gidiliyor. Birde bisikletin bildiklerimden farklı yanı ön fren el freni şeklinde fakat arka freni yapmak için pedalları geriye çevirmek gerekiyor. Buda beni biraz heyecanlandırdı ama zamanla alışılıyor. Bisikletimin önünde sepetinin oluşu işimi çok kolaylaştırdı. Ama yinede mutlaka arkaya çantada almak lazım.






























Aslında sadece çay almaya gitmiştim ama bu çiçekleri, domates vs aldım geldim. :)















Aldığım bu çiçeklere bahçeden topladığım kurumuş dallardan böyle süsler yatım. Benim hoşuma gitti...




Benim yaramaz kızım!

Shine Kedi Kız oldu...

Yılbaşı ağacı

Yılbaşı ağacımızı çok seviyorum. Salonun köşesinde üzerinden sarkan tüylerle karlı bir ağaç gibi.

İşteeee BİSİKLETİİİMM


Sonunda benimde bisikletim oldu. Hemde tam hayallerimdeki gibi. Dün eşim işten erken döndü. Koşarak hemen aldık bisikletimi. Eve gelip montajını yaptık. Sonrada hemen sokağa fırladık. Çok güzeldi, çok mutluyduk. Pırıl pırıl bisikletim şu an hala salonun ortasında duruyor:) Şu yağmur dinince hemen bisikletimle dışarı çıkacağım. Rüzgar gibi gezeceğim sokaklarda...

Monday, January 8, 2007

Küçük Detaylar

Musti'nin doğum günü

Geçen sene Belçika'ya geldiğim aylarda mustinin pasta önünde çektirdiği fotonun kartı elime geçmişti. Bu kartı çok sevmiştim, orada burada süründükten sonra onu bu çerçevenin içine koydum. Gerçekende çok absürd oldu. Bu arada üzerindeki yazıda ne yazdığınıda bilmiyorum...

Thursday, January 4, 2007

Robotlu magnetler

Buzdolabi süslerimin üzerindeki robotları ben çizdim. Bu magnetleri oldukca ucuza almıştım boş halleri sıkınca böyle yaptım. Robotları çok severim.

Küçük Detaylar


Monday, January 1, 2007

Ocak ayından en büyük beklentim kar yağması. Her sabah uyanıp kar yağmışmı diye pencereye koşuyorum ama yok, yok, yoookk. Dün aynı zamanda kurban bayramı olması nedeniylede Türkiye'de ki sevdiklerimizle telefonda konuştuk. Böyle günlerde ailenden uzak olmak gerçekten çok zor oluyor. Birde dün canım arkadaşım Mehmet'le konuştum. Onu çok özlüyorum. Memoooo hadi gel buraya. Bak Ocak ayında kar yağacak bizde yukarıdaki gibi kardan adam yapıp kar topu oynayacağız. Memooo pabucu yarım çık dışarıya oynayalııımmm!

!!!YeNi YıL!!!!


Yeni yılın ilk günü... Bir umutsuz içinse sanki dün, hiç bir zaman yeni bir yıl bana büyük beklentiler getirmedi bu yüzdende herkesin yaşadığı coşkuya hep uzaktan bakan oldum. Dün gecede öyleydi yeni yıla eşimle IKEA dan aldığımız yeni kütüphanemizin montajını yaparken girdik :) Umarım tüm sene montaj yapmak durumunda kalmayız çünkü eşim sinir krizleri geçiriyordu. Eli, kolu felaket aprıdı. Çevredeki tüm evlerden atılan havai fişek sesleriyle kendimize geldik. Bari havai fişekleri izleyelim diye bahçeye çıktık, gerçekten güzel bir manzaraydı ama kızımız Shine bu gösteriden çoook korktu ve kendince bizi korumaya çalıştı. Ve tüm çamurlu ayaklarıyla ağlayarak üstümüze atlıyordu. En sonunda sakinleştirmekten vazgeçip içeri girdik. Her yerimiz çamurlu pati izleriyle işaretlenmişti. Tatlı kızım benim :)